31 kg ustunun ek ucretlendirmeye tabi olmasi gumrukle alakali degil. Almanya/avusturya vb 31 kg ustundeki paketleri “paket” olarak degil, ozel kargo olarak kabul ediyor. Normal postayla/kargoyla vs yollayamiyolar is guvenligi sebeplerinden vs. o yuzden.

@kuehles blondes
Teşekkürler, peki o zaman Türkiye'ye girdiğinde yine rutinde olduğu gibi eve PTT ile gelebilir mi? İnternette okuduğum 'ticari mal olduğu için mali müşavir, ek vergi cart curt' tarzı durumlar yalan mı?

Kargoyla gelir ama gumruge takılır.gumruk vergisi ve kdv sini odemen gerekir.buradan bir arkadas 8 parçadan oluşan bir alışveriş yapmıştı thomann dan.bayağı sıkıntı yaşamıştı.aldığı ürünleri bulgaristana getirip buradan parça parça göndermemiz gerekti.

izledim, feyk değil. bunu iddia edenler ile askerleri yakanlar arasında fark görmüyorum.

Ben de izledim, fake gelmedi.

ben sadece fotoğrafı gördüm, neredeyse başlık ilk açıldığından beri takipteyim ama videoyu görmedim. liveleak'e baktım orada da yok, hangi siteye yüklemişler?

ben sadece konuşmaları izledim. fake olup olmaması önemli değil. fake olsa da adamlar bunu daha önce yaptı. şimdi hala yapıyor olabilirler. bilmediğimiz ne işkenceler vardır hatta. önemli olan hala bunu yapabilecek güçte olmaları ve bir türlü sonu gelmemesi.

Twitter da isid diye arama yaparsaniz video cikacaktir. Bana fake gibi geldi davranislar vs tabi bilemedim uzmanlar vs daha iyi aciklayacaktir. Tabi tsk nin da bir aciklamasi sart.

gece haberi okudum fakat yavaşlatma sebebiyle videoyu izleyemedim. sabah ilk iş videoyu aramak oldu.

izleyip de izlemeyin diyenleri dinlemeden ısrarla aradım buldum ve izledim.

şu saat oldu gözüm açıkken bile gözümün önünden gitmiyor.

evet istedikleri insanlara bu korkuyu verebilmek ama elimde değil. sinirlerime hakim olamıyorum.

biraz müzik açtım. maalesef açtım.

sorunun cevabına gelirsem. bu mahluklar bu olayı yapabilecek potansiyelde. bu da yeterli. bu video fake olsa yarın esir düşen askerimiz için bu videonun gerçekleşmeyeceğini iddia eden yoktur sanıyorum.

ben en cok sona dogru soldaki askerin surekli arkadasina ve arkasina bakmasindan etkilendim. sozlukte biri yazmisti, gercekten oldurune kadar defalarca video cekiyorlar, bu da onlardan biri diye baslatiyorlar en son olduruyorlar diye. gercekten oyle gibi geldi bana, yani onlar da beklemiyorlar.
aktroller degil ancak turkiye'nin ciddi bir kisminin, bence %80'inin olaydan haberi yok.

adamlar ışid'e tır tır silah gönderdi, ışid yöneticilerini açık cezaevine koyup firar edince "kaçmış sayılmaz" dedi, ışid türkiye yöneticisini serbest bıraktı, ışid yöneticilerini üniversite hastanesinde tedavi ettirdi falan filan.

şimdi iki asker yakıldı diye bu kadar destekten vazgeçecek halleri yok heralde. zaten terör örgütüne bu kadar destek verdikten sonra seçimden birinci parti olarak çıktıklarına göre bence haklılar. halk ışid ile olan muhabbetlerini destekliyor diye düşünüyorum.

o askerlerin biri fethi şahin, diğeri sefter taş.

eksisozluk.com
eksisozluk.com

2015'te esir düşmüşler. o zamandan bu yana neler çekmişlerdir bir düşünün. fake değil yani.

biraz önce izledim videoyu
buna sahte diyenler çok tehlikeli insanlar, bunlardan kurtulmamız lazım.

ışid için insan yakmak cgi kasmaktan daha kolay. ölenler ne zaman öldürüldü, gerçekten tsk mensubu mu falan diye sorulsa anlarım da montaj, kurgu demek komik. zira adamlar çatır çatır fantastik infaz videosu yayınlıyorlar zaten. bilgisayar oyununa döndürdüler işi.

ben ışid'in hesaplarında gördüm videoyu ama tamamını izleyemedim. birine de göndermeyi düşünmüyorum çünkü çok korkunç gerçekten. vahşeti ve korkuyu fiziksel olarak hissedebiliyorsunuz izlerken.

fake olduğunu ben de düşünmüyorum ama iddiaları görünce beynim otomatik (yönlendirilmiş olarak belki) askerin erdoğan'a yüklendiği kısmı irdeledi ilk.
ölmeden önce böyle bi tavra bürünmüş olması ve konuşma tarzı biraz ezber ya da zorla söyletilmiş gibi geldi. haklı olduğunu düşünsem de bunlar aklımdan geçmedi değil. ha ne kadar önemli o ayrı, neticede yakılarak öldürüldüler.

şunu görünce hayattan iyice soğudum:
i.hizliresim.com

kestine sedasyon yapmayan antihistaminiklerden. öyle belirgin bir sersemletme, uyku hali yapması falan beklenmez.

endometrial hiperplazi tam kanser demek değil, hücre çoğalması mevcut. ama kompleks ve atipili olması kanser gelişme riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. rahmin alınması önerilen bir tedavi yöntemi bu durumda.

Kompleks atipik hiperplazi %30 kansere dönüşüyor. Şu an biyopside görülemeyen kanser hücreleri olma olasılığı da %50 kadar yüksek olabilir. O yüzden alınması öneriliyor.

Hangi bocek olduguna bagli olarak, evet :/

Ucan bocekleri sevmiyorum. Ve kabuklulari.
Kabuklu ve ucan seyler korkunc bence.

örümcek, akrep vs bunlardan pek korkmuyorum ama uçanlar (kelebek de dahil olmak üzere) ve karafatma benzeri olanları beni en çok korkutan canlılar olabilir. otobüste küfrederek kaçmışlığım, insanları ezerek mekanı terk edişim, bina içinde görünce eve girmeyip öldürebilecek birini beklemişliğim çok.

doktorla konuşmuştum zamanında olur öyle yae ayarında bir cevap vermişti.

Gece gece açılacak konu mu bu :(

korkmak denir mi bilmiyorum ancak huzurumu kaçırdığı bir gerçek. eskiden biraz seksist bir yaklaşımla ''yau erkeğim o kadar korkmamam lazım'' derdim ama artık bunu kabullendim.

görünce irkilerim, mümkünse elleşmem. atmam gerekirse bilimum kürek ve benzeri alet edavatı kullanmayı tercih ederim. yapabileceğim bir şey, herkesin kendince uzak durduğu bir şey var. yablış bildiğin günah çıkardım :D

bu arada üzgünüm ama o dediğin böceklere ilaç pek işlemez :/ radyasyonda hayatta kalan, kafasız bilmemnekaç hafta yaşayan canlılar. o tabletlere hiç güvenmem ben. bir de bunlarla ilgili hiç everimleşmedikleri filan söyleniyor. düşün artık nasıl bir gerekmediyse yeni şartlara uyum, herifler evrilmemişler :D en etkili çözüm sert bir cisim ancak ölünce çıkan ses uzun süre kulağımdan gitmez. mümkün mertebe öldürmeden uzaklaştırmaya gayret ederim.

bu arada ben de sıralamamı vereyim;

bu bahsettiğin canlılar özellikle uçanları en başta geliyor.
sonra örümcekler irkilmeme sebep olur.
bunların ardından diğerleri gelir ancak şöyle bir şey var; zararlı, zehirli olmadıkça böcekleri öldürmemeye gayret ederim. öldürme işlemini de eğer evimin içindeyse yaparım (özel mülküyetin ihlali :P ). yoksa yolda akrep görsem öldürme gayretinde bulunmam

evimin içinde gördüğüm zararlılar yakalayıp dışarı atamayacağım özellikteyse öldürürüm. öbür türlü atabiliyorsam ya da zehirli değilse münkün oldukça öldürmeden atmaya çalışırım.

bu arada gözden kaybolmasına izin verme, çabuk yumurtlayıp ürüyorlar. ya evden çıkmasına neden ol ya da öldür.

@sutlu nescafe

üzgünüm ama gece gece gördüm :/

@air

öldürmek ya da evden atmak olasılık dahilinde değil, olasılık dahilinde olsa bile onları yapabilecek kişi ben değilim.

@j r r tolkien hayrani

kendi hareket alanımı kısıtladım :(

eskiden öyleydim. sonra abi hayvan benden korkuyordur asıl, dedim. sonra biraz da tiksindiğimi fark ettim. korkuyu yendim de bazı böceklere duyduğum tiksintiyi yenemedim. sonra bu ikisinin evrimsel olarak bize gerekli önyargılar hatta önbilgiler olduğunu kavrayınca makul bir seviyeye gelene kadar biraz aktif çaba gösterdim.

böcekleri sevmeye arılardan başladım, tavsiye ederim. o sarı siyah göbekleri, çalışkanlıkları vs ile çok şirin hayvanlar. sınıfta kalemkutuma konduydu. aldım kalem kutuyu, pencereden hafifçe silkeledim arı kardeşimizi. bız bız diye gitti o da. daha sonra kahvaltımıza gelen arılar için tabak kenarlarına peynir kırıntıları koymaya kadar vardırdım olayı.

sonra eve dadanan wasp türü olan sarıcalar geldi. ya bunların uzun bacakları falan... tırsıyordum, bir de böyle kıçı başı belli değil, bir topu ortasından sıkmışsın gibiydi. aa dedim ne ince belli.sonra sarhoş gibi uçtuklarını düşündüm, çünkü bazen öyle görünüyorlar (kaldıramıyom kolları) anne sarıca çocuklarına bizim perde üzerinde kibrit kutusu gibi koza örmüştü. nasıl uğraşıyor bütün gün görsen, saygı duyuyorsun.

osuruk böceklerine hep sempatim vardı, uğur böceklerine olduğu gibi. sanki yaprağı koymuş kafasının üstüne uçuyor. bir de hep ışık etrafında bitap düşüyor zavallım. biraz acıtır ısırdığında.

böyle tipli böceklere ısındım. eh ırkçılık yapmış oldum. ama rahatsızlık azaldı.

sonra uzun atlama çılgını toprak örümcekleri. onları ev dışına kovalarım. kedilerimin getirdikleri çekirgelerden yaşar halde olanları alır elimle doğaya salarım falan derken iş ilerledi. yusufçuktan da korkardım çocukken, şimdi pek bir narin pek bir şirin geliyor.

kalorifer böcekleri, hamam böcekleri(hamama git arkadaş, neme git, habitasyonumu işgal etme di mi) vs şeylere alışamadım. bunlara gelince gerekirse maalesef katliam yapıyorum, yoksa dediğin gibi rahatsız moddan çıkamayacağım çünkü. bahçeden çeşitli şeyler geliyor. bu tarz şeyler geldiğinde ya selpakla alıp bayağı uzağa fırlatıyorum, ya tuvalete falan gidiyorlar. terliği çıkardım hayatımdan o açıdan. uçanları gazeteyle dışarı şutluyorum çoğumuz gibi.

uzun oldu devilred. demem o ki bunların tipine, huylarına falan bakınca tiksintiyi garantileyemeyeceğim de korku gidiyor. bilinmeyen korkusu yine yani o. bir de kafanda rol giydirmeyi dene bence. mesela şişko olduğu için yavaş uçan gözlüklü bir arı düşün ne bileyim :) valla oluyor bak.


not: bir bardak veya kova alıp üzerine koyuverebilirsin ilk gördüğünde.sonra alttan hafif kaldırarak bloknot kağıdı falan geçirip bardağı kaldırarak dışarı şutlamaca. kocamansa hamile bir dişi olabilir o, onu şutlaman elzem. her şeyin bir ilki vardır. evet sen kocamansın. kendini attack of the titans'daki taytınlar gibi düşünür müsün, zavallının duygularını düşün sonra :)

Şu an uyanık olma sebebim. 10 dakika önce hangi nedenle uyandım bilmiyorum, gözlerimi açar açmaz duvarda kafam kadar hamamböceğiyle karşılaştım. Şu an mutfakta sabah olmasını bekliyorum. Huylandığımdan kaşınmam da cabası

hareketleri öngörülemez olanlardan korkuyorum diyemem de çekiniyorum. birkaç ay önce eve girmiş bir tane, şu çok hızlı yürüyen, halı saçakları gibi olan büyük kahverengi olanlardandı. hayvanı yakalayamadım, o küçücük şey nasıl benden hızlı hareket edebilir ya? :((

karafatma, uğurböceği, çekirge ve kelebeklerle sorunum yok (ehe, elime alırım) ama örümcekler için aynı şeyi diyemem. ağları var, sallanıyorlar filan, öngörülemez hayvanlar. bunların da ince bacaklıları için geçerli sadece, yoksa minicik siyah olanlarla da sorunum yok.

arkadaşlar, yoldaşlar! inanmayın! godoşu beklerken böceksel emperyalist kapitalist düzenin bize oyunu, o bir ajan sadfgh anlattıklarını okurken ben bile ''harbiden yaa'' dedim bir an ama sonra büyük oyunu gördüm :D

bak aklıma geldi, eskiden ben uğur büceklerini severdim ladybug'lar :D ama tersini çevirdim bir baktım, o da ne! hiç de üstten göründükleri gibi narin bir lady değiller. bir de geçen gün elime konup pisledi bir tanesi asdfgasd o gün sınırı geçtikleri gündü

karınca hariç hiçbirine dokunamam, karıncaların da büyüklerine dokunamam. uğru böceği, kelebeği eksik kalsın :/

birkaç gün önce kelebek yüzünden elimdeki kahveyi masaya döktüm, allahtan zarar görebilecek bir şeye gelmedi kahve. lisedeyken üstüme üstüme gelen kara sinek sebebiyle çığlığı basıverdiğim için alay konusu olmuştum. daha gider bu hikayeler...

Korku kısmını bilmiyorum ancak tabletin herhangi bir böceğe etki ettiğini görmedim şimdiye kadar.

Raid'in ucunda çubuk olan, sıkınca köpük çıkartan çeşidi işe yarıyor. Köşelere, Duvar diplerine, kapı eşiklerine , kısaca yürüdükleri yere sıkınca etkili oluyor.

Korkuyorum. Çok korkuyorum. Hamam böceğinden özellikle ölesiye korkuyorum.

Yaklaşık bir ay önce iki tanesini aynı anda görmem ve ağlamaklı olmamla savaş başlattım. Raid'in kırmızı, köpük olanından aldım. Böceklerin geçebileceği her yere sıktım. Ondan sonra ölülerini toplamaya başladım. Bir de o tabletlerle takviye ettim. Bir hafta kadar her gün hareketsiz duran böcek topladım. En son birkaç hafta önce iki tane gördüm yine hareketsiz halde. O zamandan beri görmüyorum. Yani demem o ki ya o Raid'in köpüklüsünden ya da daha ağır bir ilaç kullanmak istiyorsan K-othrine al.

o saatte cam açıktı ve gayri ihtiyari kafamı çevirip baktım böcek vs var mı diye. uçanlardan korkuyorum. arı vb. böceklerden favorim. gelip beni bulurlar niyeyse.

hepsinden ayrı ayrı korkarım, sineğinden karafatmasına kadar.

çığlık atarım , böcek gördüğüm gün akşama kadar kendime gelemem.eski işyerimde iş arkadaşım bana göya şaka yapmak için oyuncak hamamböceği almış gelmiş telefonu uzatırken elime koyuverdi. bağırmaktan boğazım patlayacaktı iş yeri bir iş merkezinin 9. katındaydı bütün güvenlik görevlileri bizim kata koştu ofisten kaçıp aynı şekilde bağırarak koşmaya devam ettiğim için alt katlar da bizim kata doluştu. kendime hakim olamıyorum sadece bağırıp kaçıyorum bir böceği öldürebilmişliğim yoktur şimdiye kadar.evi her yıl ilaçlarım bütün camlarda sineklik var ve apartumanı da ilaçlarım arada.benden uzak olmalarına dikkat ediyorum başka bir şey yapamıyorum .

Ben çok korkarım. Geçen yıl evi onlara bırakıp ben arkadaşımda kalıyordum. Sonra ilaçlandı, bir şey çıkmadı. Bu yıl görmedim apartman iki kere dairem bir kere ilaçlandı. İkinci ilaçlamayı yaptırmadım, içim içimi yiyor.

Arkadaşım patatesli zehirli bir şeyler yapmış bir daha gelmemiş. İstersen tarihi ayrıntılı bulup yazarım.

Ölümüne korkuyorum!
Karşıma aslan çıksın, ayı çıksın o kadar paniklemem ama bu uçan şeyleri kontrol edemediğim için, ne yapacağını asla kestiremiceğim için deli gibi korkuyorum.

Geçen gün yemek yerken masaya geldi, son çığlık masayı terkettim, arkamdan ayranlar sular dökülmüş ama ışık hızıyla kaçtığım için farketmedim tabi.
Evin bi odasına arı girse o oda iptal, çıkar kapıyı üstünden kilitlerim.

bazı böceklere karşı korkuyla tiksinti arası hisler besliyorum. görsem yolumu değiştiririm, elimde olsa alayını gaz odasına tıkarım. türcülükse dibine kadar icabında :(

misal godoşu beklerken'in yazdıklarını okudum. bol bahçeli, doğanın içinde bir yerde yaşarken ben de aynen onun dediği gibi yapıyordum. örümceklerden hiç korkmuyordum mesela, normalde ürkmeme rağmen. kafamın tepesinde zıplangoç tiplerinden takılırken şapşal yolunu kaybetti herhalde diye düşünüp gülümsüyordum. ulan uyanmışsın, suratından yirmi santim yüksekte bi' tanesi sallanıyo. normal şartlar altında aklımı kaçırmam lazım. yandan sıyrılarak kalkıp bardakla kağıtla alıp bahçeye bırakıyordum.

şehir böceklerini hiç sevmiyorum, korkuyorum ve tiksiniyorum. karafatma mesela. ya senin varoluş amacını karadelikler yutsun, piç. her yerden çıkıyorsun. etrafı sardın mı yok olmak bilmiyorsun. kafanı koparsak 9 gün yaşarsın, radyasyon atsak kafası sonradan geliyo filan dersin herhalde. yavşak. biraz ağzımı bozdum özür dilerim. uçanı da var. allahım. suratıma doğru uçsa herhalde altıma mecazi anlamda değil, gerçekten, sıçarım. sineklerden de ölümüne tiksiniyorum, sanki az evvel vıcık vıcık, mikrop dolu bir boktan kalkmış da benim perdeme, masama, bacağıma konuyor gibi hissediyorum. içinde sinek gördüğüm hiçbir müesseseye girmem, piknik yaptık diyelim, sinek musallat oldu, geçmiş olsun. ben masadaki hiçbi' şeyi yemem. evime yanlışlıkla sinek girince üç gün bunalıma giriyorum, her şeye ıslak mendille dokunuyorum.

bu kadar hunharca tiksiniyor olsam da hiçbir canlıyı direkt yollarla öldürmem, kapı pencere pervazlarına böcek kovucu köpük sıkıyoruz her ihtimale karşın, camlarda sineklik ezelden var. sinek bir şekilde girerse biz de başka şekilde çıkarıyoruz. çıkaramadığımız oluyor, o zaman da evde kediler var, onlar hallediyor ama beş gün ağızdan öbüşmüyoruz.

kedi seviyorsan evine alsana, ben hiçbi' kedili evde böceğe rastlamadım henüz. kedisiz arkadaşlarımın evlerine giderken yüz kere düşünüyorum :)

Bazılarından sadece tiksiniyorum, bazılarından hem korkup hem tiksiniyorum. Bir de korkup korkmamam yanımdaki kişiye ve yalnız olmama göre değişiyor. Yanımda benden çok korkan biri varsa korkmayabiliyorum, yanımda benden az korkan biri varsa korkabiliyorum. Yalnızken bazen korkuyorum, bazen korkamıyorum, bazen tiksiniyorum, bazen öğürüyorum.

Sabahları abimle hemen hemen aynı saatte kalkıyoruz işe gitmek için. Geçen gün hazırlanırken 'aycho çabuk gel! Çabuk!' diye bir ses duydum ama nasıl canhıraş, çaresiz ve kötü durumda olduğu belli bir ses. Kahvaltı hazırlıyordu 'Eyvah, kendini kesti ya da bıçakladı galiba uyku sersemi' diye aklımdan geçti. Çok korktum, elimde de telefon vardı. Her an ambulansı arayacak şekilde mutfağa girdim. Abimi mutfağın köşesine büyük bir böcek tarafından mutfağın kıstırılmış olarak buldum. Sakince böceği bir kağıda aldım ve balkondan aşağı salladım. Ama benzer büyüklükteki bir böcek için geçen sene koşarak odadan uzaklaşmıştım.

Ofiste bir arkadaşım var, geçen sene odaya böcek girmişti. Öylece duruyordu. Ben korkudan kaçtım, o böceği aldı attı. Bu sene onun odasına giren uçan bir böcekten o bizim odaya kaçtı. Elimde bir tomar kağıtla ben böceği kovdum.

Benim derdim daha çok tiksinti. Büyük böcekleri ve tırıl tırıl hızlı hareket etmeyenleri alabiliyorum da, daha hızlı mobil olan böceklerden korkuyorum. Üstüme çıkacakmış gibi geliyor. Bir de bizim evde bu mevsimde çıkan Temmuz'da biten küçük böcekler var. Onları öldüremiyorum, çünkü ezip de cıvığı çıkınca iğrenip kusuyorum. Onlar kağıda alınıp aşağı da atılmıyor. Onları şarjlı el süpürgesine çekiyorum ama çok fena içim kalkıyor. Mesela abim de onlardan korkmuyor ve iğrenmiyor ama benim çok fena midem bulanıyor.

Bir kere fırının arkasından çıkan bir böcek görmüştük. Abimle çekip arkaya bakalım dedim. Açtık ve şu tepkiyi verdik: Kapa, geri kapa, çabuk kapa, it, it, it! Ertesi gün eve ilaçlama servisi geldi zaten.

Bu arada, geçen sene doğa ile iç içe ve böceklerin dibinde zaman geçirmek zorunda kalmış biri olarak, ağır böcek yemlerini öneriririm. Çoook işe yarıyorlar. Bauhaus gibi yapı marketlerde var onlardan.

Daha geçen hafta mangalda karides yedim. Korkmuyorum yani o da böcek bir kardeşimiz. Kımıl kımıl şerefsiz.

araknidlere ve çıyanlara karşı kaçınma refleksi gösteririm tabii ama diğer böceklerle ilkokuldan beri içli dışlıyım. otopsi yapmışlığım, beslemişliğim, koleksiyon yapmışlığım falan çoktur.

@evde liyakat kalmamis aynen bende de kedi var ,gerçi kedim çok korkak ve tembel ama duyduğuma göre kedi olan evde böcek örümcek vs olmuyormuş.

Kucuklugumden beri korkmam. Hemen hepsine dokunabilirim. Kocaman devasa bir orumcek falansa dokunamam ama gorunce de korkmam.

bazısından korkarım
bazısından korkmam

birde kamp falan kalacaksam tedirgin olurum aşırı böcek popülasyonundan

tavsiye ediyorumdan filan psikiyatristin yönelimine bakın, aynı zamanda psikoterapistse gidin. eğer değilse ilaç ihtimali daha çok yükselir. bir ikincisi de ilaç teklif etti diye kullanmak zorunda değilsiniz tabii. bir de ilaç+psikoterapi birlikte gittiğinde korktuğunuz gibi sonuçlar vermez genelde. ancak tabii şu an neye ihtiyacınız olduğunu, seansınızda doktorunuzla birlikte değerlendirmek daha doğru olacaktır.
geçmiş olsun.

Psikiyatr size ilacı gerekli gördüyse yazar. Ben ilaç istemediğimi söylediğimde ''Buraya gelen 10 kişiden 8'i bunu söylüyor'' demişti. Şimdi ilacı kullanıyorum :D

Yani durumunuza göre değişiyor, örneğin bende yüksek kaygı ve anksiyete bozukluğu vardı. Kaygı seviyesinin en kısa sürede azaltılması gerekiyorsa(bende öyleydi) ilaç en etkili yol. İşe yarıyor evet.

ben hem psikiyatriste hem psikoterapiye gidiyorum. şu an ilaç kullanmaktayım, en kısa zamanda bırakmayı umit ediyorum ve pişmanım psikiyatriste gittiğim için. özel hastanede gittim ve maksimum 15 dakika dinledi beni, gitmeden önce de izmir'in en iyi psikiyatristi olduğuna dair bin tane olumlu yorum okumuştum. her neyse, adam bende bin tane hastalık buldu ve intihara meyilli olduğumu söyledi. ben tabii inanmadım ve bir de psikoterapiste göründüm, iyi ki gitmişim diyorum. bence ilaç kullanmak istemiyorsanız psikiyatrist yerine psikoterapi yapan bir yere görünün. emdr de yapıyorlarsa çok işinize yarayabilir.

psikiyatrlar yazar ya. eğer kendini psikoloji/psikanaliz alanında da geliştirmiş birisini bulursanız belki.

Psikiyatra gitme.

yok öyle bir şey sallamış arkadaşın.

çok takmayın askeri efsanelere.

Yoo yasak falan değil. Favorilerin önemli sadece uzun ve şekilli olmasın yeter. Sivil hayatında berber çırağı ya da ustası olan varsa onu askeriye berberi yapıyolar. O da artık nasıl keserse. Ayrıca berberle, hamamcıyla, kantinciyle, yemekhaneciyle falan aran iyi olsun. Lazım oluyolar. Tugay da yaptım ben askerlik. Karakollarda durum nasıl bilemem.

ben de yasak diye biliyorum.

ama konutanlar pek sallamıyor. saf bir arkadaşı saçkıran var diye kandırıp saçını 3'e vurdurtmuşlardı. bir iki komutan laf ettiyse de pek bişey olmadı.

ben askerdeyken saçları kazıttım.

zincirleme gelişen saçma sapan olaylar sonucu öyle oldu. acemi birliğindeydim o zaman. komutanların çok hoşuna gitmedi ama hiçkimse de sıkıntı çıkarmadı, sordular sadece. ayrıca 3 numaraya türkiye genelinde hiçkimsenin birşey diyeceğine inanmıyorum. gayet normaldir asker için.

3 numara yasak degil. Ama saci kazitmak yasak. Ben 1e mi vurmustum. Aslinda o da yasak. Yani takim komutanin sana takiksa bundan basini agritabilir ama cok aykiri bi adam degilsen ugrasmaz yapma bi daha filan der. Ama yapmayin.

yaw yok be

Yok be ya

konuya ek bir soru olacak ben kafasını haftada 1 tıraş eden kel bir insanım, askerde mecburi uzatacak mıyım o saçı? tıraş dediğim de 0 işte.

Saci kazitmak yasak veya isyan olarak degerlendiriliyor, 3 numara zaten asker tirasi olarak bilinir

yasak değil. 'kafayı mı yedin la noldu' falan diye takılıyorlar.

3 zaten olması gereken. ama askerliğin sonlarına doğru kep altı na ses çıkarmazlar. yanlar 3 üstler 4-5 gibi. ben sürekli 1 numara gezdim hatta sonralara doğru tenten stayla bile yaptım

3 numara saç tıraşı yapmıyorlardı askerde. yasak diye ben de duymuştum. sene 2009

yasak dediler bana askerdeyken
3 numara idi saçım ama bişey olmadı daha yapma dediler ben hep 3 numara yapmıştım zırt pırt uğraşamam saçla diye

İlk cümlenin Türkçe dublajı ne zaman çıkar? Pilates yap sen, olmazsa aerobik.

Onun için yapacak bir şey yok, vücut nasıl isterse öyle olur.

sen komple kilo ver sonra kilonu koruyarak kalça çalış. ama ileride kilo alınca rihanna kliplerindeki twerkçi ablalara dönebilir popo.

kalça ve bacaklar için squat derim. yağdan bağımsız şekil alır.

Philip K. Dick - Ubik

Beğenirsen diğer kitaplarıyla devam edersin.

J. G. Ballard. Basılı çıkmış her işi.

The Stars My Destination

Asimov Vakıf ve imparatorluk serileri

çok bilinenler:
ender's game serisi
rama serisi
dune serisi
vakıf serisi
uzay efsanesi serisi (arthur clarke)

metro 2033
çığrından çıkmış zaman (pkd - philip k dick)
ubik +1
leviathan uyanıyor
yaşlı adamın savaşı serisi
alfa ayının kabileleri (pkd)
solaris (stanislaw lem)
marslı
mars'ta zaman kayması (pkd)
ben efsane

Dun4

stanislaw lem'in tüm kitapları, özellikle solaris
ray bradbury-mars yıllıkları
zamyatin-biz
asimov'un vakıf serisi

bilimkurgu olup olmadığı hep tartışılsa da ursula k. leguin - mülksüzler

Biz-Yevgeny Zamyatin
Mars'ta Zaman Kayması- Philip K.Dick
Vulcan'ın Çekici- Philip K. Dick
Gökteki Göz -Philip K.Dick
Yaratılan Dünya- Philip K.Dick
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?- Philip K.Dick
rama +1
vakıf, robot ve imparatorluk serileri. okunuş sırasını netten bulabilirsin. ithaki sıralarını yanlış basmış vakıfın. en sonuna da Sonsuzluğun Sonu'nu okursun asimov'dan.

saydıklarımın hepsi meritokraside var basılı bulamazsan.

ender bir durum bu ya. migren var mı?
göz kasları ya da direkt beyinle/ kafa sinirleriyle alakalı olabilir. bi göstermek lazım.

Migren yok

onkoloğunuz baktırın dediyse demek ki ca 19-9'daki yükseklik önemli, kanserle alakalı bir gösterge. bir de ggt var. sorgulayıp araştırmakta fayda var. diğerleri pek önemli değil gibi. tabii obezite önemli de, neyse.
bu tür hastalarda eski sonuçlarla birlikte değerlendirmek daha sağlıklı olur her zaman. burada bana önemsiz görünen bir değer aslında önemli olabilir veya tersi.
geçmiş olsun.

tesekkurler, ca'yı onkologun önemsedigini sanmıyorum cunku kendisiyle ilgili diil ama gastroentolojiye gitmesini önermiş.

alt, ggt gibi kc enzimleri yüksek. ve bilirubinleri de yüksek. gastroenterelog faydalı olur.

bir de kolestrol trigliserid yüksek, hiperlipidemi(kolestrol) var. çoğu yaşlıda vardır ama.

rahmi alındığına göre o bölgelerin kanseri diye düşünürsek ca 19-9 alakalı bir gösterge. ha onkoloğunuz önemsiz diyorsa iyi haber.
o zaman ggt (biraz da indirekt bilirubin) yüksekliği kalır geriye. alkol kullanıyorsa ondan olabilir. onun için genel dahiliye'ye de gidebilir şimdilik, doktor bulma sıkıntısı varsa. yoksa gastroya gitsin tabii.

üre yüksekliği genelde böbreğin süzme işlemini tam yerine getirememesiyle alakalı, yani hidronefroz sonrası olur, niye olmasın.

şafak sezer'in bulunduğu hiçbir filmi oturup izlemediğimden yorum yapamıyorum. güldürmüşse de muhtemelen pek zeka kırıntısı yoktur.

Mesele safak sezer degil. Ben filme bakıyorum. Üstelik sozlukte cok övülmüş. Safak sezer sevmeyenler bile onyargiyla yaklasmamak gerek demiş. O yüzden izledim. Ama ona ragmen pek begenmedim. Sozlukte yazanlari okursan daha iyi anlarsin.

ben de aynı şekilde bakıp beğenmedim.

millet zevkinin kötü olduğunu vurgualamaya korktuğundan öyle diyor, şafak sezer sevmem ama, recep ivedik sevmem ama şu, şu komik...

Entryni açmadım. Kolpaçino serisine gülmeyen insan samimiyetsizdir. Her sahnesi komik değil ama birçok cümlesi klişeleşmiş başarılı bir yapıt.

kolpaçino serisi fena değil. sonuncuyu izlemedim ama ondan öncekiler gayet izlenebilecek kıvamdaydı.

ekşide de çalgı çengi çok övülüyordu zamanında ben hiç beğenmemiştim mesela. oluyor öyle.

kolpaçinoya gülmeyip işler güçler gibi kardeş payı gibi konusu olmayan ve komikte olmayan işleri beğenmende beni şaşırttı. işler güçler ve kardeş payı sosyal medya ergenlerinin etkisiyle komik olmadan populer olan yapımlar bana göre. ama kolpaçino resmen bizden biri gibi.

Son filmi izlemedim ama ilk ikisi cok komikti. Ayrica kardeş payida komikti. Komik komiktir yaw.

ilk iki film gayet iyiydi bence. piyasada o kadar boktan türk komedisi varken onlar yanında iyi kalıyor.

benim boyun kaslarım geriliyor o filmi izlerken. bir kaç kere maruz kaldım.

yol medeniyettir.

ada ya yol yapamazsınız. kimse kendi medeniyetini kuramaz

la yapılacak en kolay şey yol. asfalt dökecek halimiz yok tabi.

@douchebag tabii ki.

bak ülkemize ne kadar da duble.

@susuz koye hamam ada ya neree yol yapıon hacı yaa. genel geçer kuraldır ada ya yol yapılmaz.

tünel kazarız

balonla uçarız

la zaten ufacık adada nereye gidicen

Anno, Pharoah, Caesar, Tropico serilerini oynayasım geldi :(

seneler önce burada bir adada anarşist bir devlet kurmak isteyen birisi duyuru açmıştı, hey gidi günler.

türkiye alışmış elin sikiyle gerdeğe girmeye bu ilker de öyle demek ki.
gidip hırvatistan ile berabere kalsan ya da yensen böyle şeyler olmaz.
biri anlatsın arkadaşa.

futbol - tv takip etmiyorum ama bu hayatımda gördüğüm en ezik şey olabilir.

ahahah sanki kenarda bekliyomuşuz da bizi oyuna almamışlar gibi konuşmuş. başka ülkenin kaderiyle oynayan, umutlarını alan varsa da o ülkenin takımı.

ahahaha ulan şu söylediklerini oturup düşünmüyorlar mı bunlar hiç çok komik ya :D

arkadaşa en acilinden fosfor gönderip, at gözlüklerini de atına takmasını rica etmeliyiz.

ön elemelerde son dakika golü ile şampiyonaya giden bir takım.
şampiyonanın en farklı mağlubiyetini yaşayan 2 takımdan biri.
teknik direktörü ona buna posta koyan güneşe ateş eden adanalı'nın biri.
yine teknik direktörü turnuvanın en çok kazanan 3. 'teknik' 'adam'ı.
oyuncularına sırf turnuvaya katılabildiler diye eşşşşşşek yükü ile primler dağıtılmış bir takım.
takım kaptanı bir maçta tepki topladığı için canlı yayınlarda tehdit yağdıran bir balon.

bu durumda da zaten ancak ve ancak italyanlar sorumlu olabilirdi. neden? çünkü eşşeğin zknden dolayı.

bariz etkileşimi olan ilaçlar değiller ama ilaçlardan bağımsız olarak astımda ağrı kesicilerden sakınılır. atak oluşturma ihtimali yüksek astımlılarda.

Alma. Stomach bleeding yaşayabilirsin. Dikkat et. Yüzünü yıka (bir çözüm değil evet ama yıka yine de). Kiraz sapı kaynat iç. Oksijen al. Camı vs aç.

kahve likörlü tiramisu..

içmek dışında biraz zor. tiramisu denmiş de koca bir tiramisuya konacak kahve likörü iki kapak bişey. bir litrelik likörü tiramisu ile bitirmek için 40 tane tiramisu yapmak lazım.

bence açılmamışsa eşe dosta hediye diye götürülebilir.

white russian +1 çok basit

@kibrit bana da hediye geldi, geldigi gun actii ikram ettik :( bu sekilde alan olur mu :p

bayramda gelen olursa ikram et gitsin.

white russian +5

İçmek dışında nasıl tüketelim sorusuna white russian yazan arkadaşlar deriden absorbe ediyor heralde.

Tiramisu +1

Yedim sevmedim iğrenç

Cocukken dedem hafta sonu beni alirdi,onun evin giderken yolda sakatat alisverisini yapardi,eve gittigimizde sadece beyni haslayip ,terbiye eder ve sade limon ve yesillikle cok şık bir tabakta onume koyardi,bayilarak yerdim bende.dedemden sonra kimse yapmadi,bir kere methedilen bir yerde yedim ama yiyemedim.son oldu,uzun zaman olmus.

kelle paçadan nefret ederim ama beynin soğuk meze tarzı sunumları var. onlar daha güzel. yine de 16 yıl yemesem aklıma gelmez.

Yedim salatayla gideri var.

Kele paca falan yemem ama beyin salatasi yenir. Guzel yapilirsa cok iyi oluyor. Ama oyle hadi beyin yiyelim seklinde bi' yaklasimim kesinlikle olmaz. Denk gelirse annemin yaptigini bi' ihtimal.

Söğüş yersen seversin.

Beyin salatasi yemiyirum, vicik vicik geliyor bana.

Çokca yedim. Çok severim. Bol limon ve soğan ile salatası yapılırsa çok güzel olur.

beyin çok güzel birşey, kellepaça nın içinde mükemmel gidiyor.

kelle paça işkembe favorimdir. beyine ise hala cesaret edemiyorum. yiyenler güzel olduğunu söylüyor...

Evet, severim.

Burada çok az kişi İzmir Söğüş yemiş sanırım.

Söğüş yiyen biri beyin yemeden duramaz

koç taşağı dışında hepsini yerim özellikle kelle, işkembe aaah şimdi şırdan olacaktı ki gömecektik.

korkacak bir şey yok. önerim imkanınız varsa hasta yoğunluğu olmayan doktorları seçmeniz. psikiyatri 10 dakika konuş-reçeteni al-çık düzenine indirgenince hasta için sadece ayrı bir stres kaynağına dönüşüyor.
girersiniz, psikiyatr size sorular sorar, hikayenizi alır, gerekirse diğer bazı dallara yönlendirir, tetkikler ister, testler yapar vs vs. en son da tedavinizi düzenler ve büyük ihtimalle sizi izleme alır. ayda bir vs gibi periyotlarla hastalığın seyrini izler. böyle şeyler işte.

İyi de o saydığın mesleklerin hepsinde var sıkıntılı tipler. Ben kaç tane doktora gittim birinden de kötü bir muamele görmedim. Meslek genellemesi yapmak saçmalık.

Bu ülkede özellikle iki meslek grubundan insanlar egonun somutlaşmış halidir:
-akademisyenler
-doktorlar.

Cidden de "ama o kadar sene okumuşlar", "o kadar insanla uğraşıyorlar :'(" muhabbeti sıktı. Okudu da bizim hayrımıza mı okudu bunlar?

Saydığın mesleklerden bir tek doktor feedback alıyor. Mağaza çalışanını buna katamayız çünkü mağaza çalışanının kitlesi bellidir ve başka mesleklere geçebilir esnekliği fazla. Doktorun işi her insanla uğraşmak. Hedef kitlesi yok bilenle bilmeyenle herkesle uğraşmak zorunda ve bu meslek için yıllarını heba ediyor. Şu odalara dalan yaşlı insanlardan ben hasta olarak bıktıysam doktorun bıkmış olması doğaldır. Bu ülkenin cahili bambaşka oluyor sayıca da çoklar. Pencereden bak mesela sitede oturmuyorsan yanlış park etmiş, kaldırımı kapayan en az iki araç görebilirsin.

Doktor insan canıyla uğraşıyor, diğer mesleklerle kıyaslamak doğru gelmedi.
Ciddi hastalık durumlarında daha iyi anlaşılır bu.

"sanki cerrah sürekli bir ameliyattan çıkıp diğerine giriyor" djsjfksk. neyin kafası ya.

abi sana gelince, bence başkasının olayından gaza gelip doktor nefreti bileme. ha bir de şu yazımını imlanı düzelt bi zahmet. türk kürt meselesine dönecek karşılıklı nefretleşe nefretleşe.

iyi de o devlet 300bin egitimi cikariyor merak etme. Ayrica ceza da yagdiriyor. Ustelik GEREKSIZ yere. Sorf bu yuzden devlette doktor kalmadi. Umarim basiniza gripten daha buyuk bir dert gelmez de sovdugunuz doktorlari devlette bulamayinca baska seylere saydirmazsiniz. Ha pardon o da doktorun sucu oluyor

Sıktı. Vallahi de sıktı. Özellikle de doktorlara ve öğretmenlere "o kadar para alıyonuz tatil de yapıyonuz hayat size güzel valla bence sizin maaşları düşürsünler" geyiği çok sıktı.

Sıkıntılı örnekler üzerinden meslek grubunu yargılamak bana yersiz geliyor (kolluk kuvvetleri hariç, zira dünyanın bütün polis teşkilatları ya halk düşmanlarını işe alır ya da aldıkları insanı kendi tedrisatlarından geçirerek bu forma sokarlar) burada esas sorgulanması gerekenin toplumsal yapı olduğunu düşünüyorum ben. En basitinden: hangi iş düzgün yürüyor da hastanelerin pirupak olmasını bekliyoruz ki? Metroda inenleri beklemeden omuz atarak ilerleyen insanların olduğu bir ülkede "doktorların egosu var" demek sorunu çözmüyor.

Hekimlerin, akademisyenlerin, mühendislerin, sosyal bilimcilerin, kısacası etik ve ahlaki kurallara en çok bağlı olması gereken kişilerin yanlışlarının dağ olup birikmesi toplumun bozulmasıyla açıklanabilir. "Doktorların egolu olmasıyla" değil. Zira ben Starbucks'tan çıkmayan medikal doktor Berkecan'ın da, kampüs içerisinde otostop çeken öğrenciyi alıp gidene kadar iki kelam etmemiş akademisyenin de gerçekten işini dört dörtlük yapabileceği konusunda şüpheliyim, istisnalar dışında.

Ayrıca meslek koşulları da açılacak başka bir parantez. Şimdiki sağlık sistemi standart ve memnun edici muayene süresi olan en az 10 dakika kuralını herhangi bir şekilde sağlamıyor, sağlayamıyor. Bunun suçlusu da doktorun kendisi değil, basiretsiz iktidarların bugünlere kadar getirdiği sağlık sistemi.

peki şu 'doktorluğun diğer mesleklerden farkı yok hurrdurr' klişesi ne zaman bitecek?
olay tamamen insanla uğraşmak, siz kabul etseniz de etmeseniz de. sağlık çalışanları karşısındaki insanın direkt 'id'iyle uğraşır. sağlığıyla, hayatıyla. karşındaki insanın vücut bütünlüğünü bozarsın. bu kasiyerin veya polisin yaptığı işten çok farklı. ben babamın dükkanında kasiyerlik, tezgahtarlık da yaptım. günde 200 insanla uğraşırsın ama uğraştığın şey 'süper ego', hadi bilemedin 'ego' olduğu için zorlanacak bir şey yoktur. en fazla 'yok hanımefendi kurtarmaz' dersin, müşteri çeker gider.
'id' ile uğraştığında karşında primitif bir canlı çıkıyor. koluna batan iğnenin acısından mala bağlıyor misal. tabii ki acı çekmeden kan aldırmayı ister insan, orası ayrı, ama sanki kolunu testereyle kesiyormuşuz muamelesi yapmak? orası acıdığı için veya anca üçüncü girişte damar yolu açılabildiği için karşısındaki sağlık çalışanının tüm eğitim kariyerine saydırmak? sanki kolda oluşan morluk bir haftaya geçmeyecekmiş gibi, o acı akşama çoktan unutulmayacakmış gibi ortalığı birbirine katmak (evet, sırf bunun için günde bir sürü insanla ağız dalaşına girersiniz. 9 tanesini alttan alırsın 10.ya patlarsın)? ilkel savunma mekanizmaları işte bunlar. super ego'sunu yeterince geliştiremeyenlerin işi. yani bir bakıma günde 200 tane insanla değil, 200 tane hayvanla (ben burada hayvan kelimesini kullandığım için ne egoistliğim kalır, ne karşımdakini küçümsediğim, ne götü kalkıklığım. du bakalım) uğraşıyorsun, hepsi de sana kendisini öldürecekmişsin muamelesi yapıyor. yolda bulduğunuz köpekten bir kan almaya çalışın bakalım.
üstelik sağlık bilimleriyle ilgisi olmayan kişilerin sağlık çalışanlarını eleştirirken, kötülerken öne sürdüğü sözde 'kanıtlar', yaşanmış olaylar, tecrübeler vsvs bilinçli bir şekilde incelendiğinde büyük çoğunluğu (tabii ki hepsi değil, hata yapan, işini savsaklayan doktor da çok) hastaların olayları yanlış yorumlaması. bunu burada ve ekşide açılan başlıklarda da görebilirsiniz. bir başlık açıldı misal: www.eksiduyuru.com iki tane profesyonel görüş var içeride, birisi benim. ikimiz müdahale etmesek o doktor cahil, yanlış tanı koyan, hiç öyle şey olur mu yahu diye aşağılanan bir doktor olacaktı. bu örneği şimdi sülale, mahalle, toplum geneline yayınız. aha işte gül gibi bir doktor fobiniz ve şiddet normalleştirmeniz oldu. bu bilgi eksikliğini gidermek de tabii doktorun görevi, konuşması lazım; ama işte o noktada kapıda oflayıp puflayıp sıra bekleyen 50 kişi geliveriyor akla. bir de bazen insanların neyi bilmediğini ve bunu ne kadar büyüteceğini kestiremiyorsunuz.
yani burada bir kelebek etkisi durumu var.


şu son videoda bile başı belli olmayan olayları izleyip izleyip doktora saydırmış millet. valla adam bastonluymuş değilmiş, bunlar önemli değil. aynı adamın çocuk siktiğini öğrenseniz ne bastonu kalır ne yaşlılığı, bu ajitasyonları geçeceksiniz bir kere (evet, sağlık çalışanları insanların, insanlığın boktan yüzüyle bir tezgahtardan daha fazla haşır neşir oluyor). doktor aşırı bir tepki veriyor. veriyor da niye veriyor? videoda olayların başı yok. kadın habire çantasını karıştırıyor, demek ki bir şey olmuş. başlığa girip okuyayım diyorsun, 200 tane entry var, olayı mantıklı bir şekilde ele alan bir, iki. akşam haberlerinde zaten doktoru hiç dinlemeden direkt taksim'de sallandırırlar. popülizme yenik düşmeden soruşturulsa bari. neyse, açıkçası ben de öğlen yemeğinden dönüşte odamda birisini görsem öyle dellenmem şimdi, yalan yok. çantayı falan orada bırakmak saçmalık çünkü yaşadığımız toplumda o odaya girilmesi ihtimalinin yüksek olduğunu bilmen lazım. ha buna kızmak da hakkı mı? evet hakkı (bu kadar kızacak ne vardı? video bize bu bilgiyi vermiyor bence). hayatınızın hangi döneminde bir meslek erbabının odasına davetsiz girip oturdunuz, onu söyleyin bana? yahu patronun gelip odanda seni böyle bekliyor olsa aksam gelip ekşi'de pasif agresif paragraflar dizersiniz. neyse ne işte. doktoru dinlemeden atıp tutmak saçma bu video hakkında.

ve evet, kabul etseniz de etmeseniz de sağlık alanı diğerlerinden farklı. deal with it.
ve yine ek olarak: polis ve asker de sizden farklıdır. kafanıza niye her fırsatta cop yediğinizin bunla bir alakası var.

çekememezlik başa bela kardeşim.

onlarca doktora gittim, tatmin olmadıklarım da oldu ama hiçbir zaman ne kötü muamele ne de azar işittim. gayet memnunum kendi adıma.

Hepsini sayamam ama doktorun kötüsü de gerçekten fena,ağız burun kıranları anlayabiliyorum.yaşlı yaşlı insanları köpek kovalar gibi gönderen cadaloz genç doktorlar gördüm daha geçen hafta,bugün videosu çıkan olay benim gördüklerimin yanında hiçbişey değil,.belki iş stresi,belki nöbetler,belki başka şeyler ama hiç bi insan bu muameleyi haketmiyor.İşini iyi yapan zaten saygıyı görüyor,başkalarına da tavsiye ediliyor.burada bile tavsiye almıyor muyuz doktor konusunda.

sıkmadı. az bile. hastalar önce haklarını sonra da adam olmayı öğrenene kadar da sıkmayacak. sağlık sistemine, devlete laf edip hakkını araması gereken hıyarlar, kabahati doktorda buluyor. sağlık sisteminin bu hale gelmesinden sen sorumluysan, köpek gibi muamele edilmesini de kabul edeceksin. çıkıp "hastane kuyrukları bitti" geyiği yapıyorsan, o kuyrukta can verirken ağlamayacaksın. çünkü aslında öyle bir kuyruk yok değil mi? bitti di mi?


doktorlar, salak salak kıyasladığınız kasiyerlerle nasıl denk iş yapıyor olabilirler. kasiyer dediğin kişi insanlarla al-ver muhabbeti yapar işi biter. en fazla sözlü tartışmaya girer falan. lan doktorun karşısına çıkan herkesin ortaya koyduğu şey ya kendi canı ya da sevdiklerinin canı. eh doğal olarak kasiyerin karşılaştığı insanlardan daha fazla tedirgin, kaygılı, sinirli vs oluyorlar. bir kasiyer günde 5 tane hıyar müşteriye denk gelebilir, ama doktorun her hastası kendine özel olarak biricik durumda. herkesin derdi can. o yüzden gerginler. bu gerginlik de doktora yansıtılıyor. doktor alttan almak mecburiyetinde değil. çünkü o gidince yeni gelen de aynı olacak. doktorun gözünde hepsi eşit. sen kardeşin için gergin olabilirsin ama doktor için dışarıdakilerden farkın yok.

özetle, doktorlar gerçekten de insanla uğraşıyorlar. ama o insanlar tam olmamış. aralarında kendini doktor zannedeni de çok. hadsiz, terbiyesiz, cahiller. malum videodaki yaşlı adamı böcek gibi odadan kovmazsan sana saygı duymaz. dışarıdakiler de saygı duymaz. öyle bir sürü ki ancak çoban sopasını kaldırırsa siniyor. yoksa çobanı parçalar. doktorlar, haddini bilmeyen hastalara had bildirerek az bile yapıyorlar. madem ki derdin var, dermanı da doktor da, eh bi zahmet kıracaksın kıçını oturacaksın, ne söyleniyorsa efendi efendi dinleyeceksin. yok bu sana uymuyorsa, evde kendi kendine hallet ameliyatını da tedavini de. böylece "bitti" dediğin hastane kuyrukları gerçekten biter.

Çoğu doktor özele kaçtı ve baya bi ameliyat devlette hiç yapılmıyor . Doktorlara hepimiz muhtacız ama parası olmayanlar artık iyileşemeyecek duruma geliyor . Bence bu konuya takılsan daha iyi . Bi olay oluyor ve genelleye genelleye bitiremediniz yani . Gözümün önünde kaç hasta ölümden döndü . Azcık empati azcık saygı .. Doktor olamayanlar da söve söve bitiremedi doktorlara . Her sektörde iyi de vardır kötü de anlayın artık

evet cidden sıktı bu muhabbet. neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? böyle düşünüyorsan böyle düşün. cok mu sinirinizi bozuyoruz ehehehehehehehöhöhöh xD

yoo gayette farklı, senin bu topluma katkından çok daha fazla katkıları var, ki bunu dandik maaşlar fazla nöbetlerle yapıyorlar.

kanka senin acilen kedi-köpek alman lazım. bu kadar stres sağlığa zarar.

işlerinin tıkandığı yerde duyuruya sorabilselerdi belki daha rahat olurdu doktorlar da. ama hayati konuda sorumluluk almak için gerekli olan tutumlar var.

memnun değilsen özel hastanelerde senin bir aylık maaşını yarım saatlik muayene için alan çok tatlı dilli doktorlar var^^ oraya gidebilirsin.

ücretsiz sağlık hizmetinden memnun değilsen de tepkini sandıkta gösterirsin :p

Son gunlerde iyi cikiyor bende. Bir takim olasilik hesaplari yaptim, o dogrultuda devam ediyorum.

aynen bakalım bakkal efendi karpuz aldığı adamı değiştirdi de şu son 4 gündür adam gibi karpuz yiyoz.
gittim bir tane daha aldım o da mis çıktı attım buzluğa.

bu seneki karpuzlar rezalet. geçen sene iyiydi. bu senekiler kabak aşılı yine... bu çiftçilere kabak aşısı veren ziraatçileri temiz bir dövmek lazım...

geçen aldık baya iyiydi. hapur hupur götürdük valla.

www.thekitchn.com

Karpuzu tek pazardan ve aynı pazarcıdan alırım. Kendi kendime nazar değdirmeyeyim ama süper çıkar karpuzlar. Zaten o hafta karpuz iyi değilse ya alma der, ya da ben küçük istememde illa büyük verir. Hep aynı esnaftan alışveriş yapmanın faydası.

hep aynı esnaf +1 hatta tuzla aydınlı bölgesinde oturan varsa iyi bir karpuzcu tavsiye edebilirim. bal gibi karpuzları.

valla bu sene hiç kötü karpuz yemedim şimdiye kadar çok ilginç bir şekilde hepsi de şeker gibi çıkıyor.

onedio.com

su listedeki 2.kurali uygulayarak hic kotu karpuz yemedim.

Geçen sene daha iyiydi karpuzlar.

Bir de nedense her sene bu karpuzlar büyüyor gibi. Bitemiyor ve sonra da bozuluyor. Küçük karpuz artık çok az.

Tın tın sesine odaklanın :=)

canım senin muslumanlanma vaktin gelmiş de geçiyor bile.

karşında seni en ufak farklılığından ötürü kesecek, kelleni alacak bir orta çağ sürüsü var, herifin taktığına bak. bu sorunun yeri bura değil, çık şöyle fatih'e bir dolan, sor soruştur kahvelere, müslümanlan da gel hadi bakayım.

cidden çok salakça ya davul çalınması.
keman çalınmalı bence, çok şahane olurdu ya da piyano.
taşıması zor olurdu gerçi ama olsun. hatta yann tiersen'den comptine d'un autre ete l'apres midi ile uyandırılsak ne hoş olurdu <3 ama bu pis müslümanlar ne anlar, değil mi?

Soso gercekten ramazanda calinan davulun insanlar muzik dinlesin diye calindiginimi dusunuyorsun?su davul inadida ne guzel cumleymis:))

le mantıque arkadaşlar

Nefesli çalgılarla davula eşlik edilen yöreler var sanki.amaç müzik yapmak degil milleti uyandırmak.benim gözlemlerime göre ramazan davulları ďüğün vs. yerlerde kullanılan davullara göre daha çirkin ve yüksek ses çıkarıyor. Eksiksiz oruç tutmaya çalışan ve dindar biri olarak ramazan davulu uygulamasını oldukça kötü ve düşüncesizce buluyorum.

Ya no christ requires;

Ateistlere yönlendirilen soruya verdiğim cevaba bak. Din düşmanı adamım, konu o değil. Geyik olsun diye soruyorum işte, sakin.

Ya ayrıca hala uyandırmak için mi çalınıyor cidden o davul? Birkaç kişi öyle söylemiş de sanmıyorum ki artık 2016'da sadece davul sesine göre uyanan birey olsun. Eziyetten başka hiçbir işlevi kalmamış bir ritüel sonuçta, daha doğrusu tamamen gelenek. Ben de diyorum ki bu gelenek sürsün ama şöyle biraz değiştirelim bari. Millet davul olmasa da uyanacak yani. Maksat gönülleri olsun. Ya da tamam bak, Ramazan Orkestrası olsun ya da Ramazan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü... Cidden biraz renklendirmeleri gerekiyor bence bu tip olayları bu insanların. Biraz çekici hale getirilmesi şart geleneklerin.

@delicevat, bu arada davula başka enstrümanların eşlik etmesi de kabulümdür aslında. Derdim sadece bu ritüeli biraz daha renkli hale getirebilmek. Hırbonun teki öyle rastgele davula vurmasın da onun yerine işi bilen, kendi aralarında prova falan yapan insanlar tarafından çalınsın. Yani olayın tabii ki uyandırmak için yapıldığının farkındayım ama biraz değişiklikten kimseye zarar gelmez. Zaten müslümanların bir kısmı da rahatsız bu davul işinden.

Geyik olsun diye soruyorsan siliyorum cevabımı. Geyiğe devam :(

Hayır tabii ki tamamen geyik değil. Geyikten kastım rahat bir konu olması. Davul yerine başka enstrüman olsun diyorum işte. Konunun kendisi geyik ama tabii ki bilgi paylaşımı falan da yapılabilir yani.

Çünkü davul çalmak nispeten kolay. Kim uğraşacak şimdi akordeon öğrenmekle? Tak tak vurup geçiyorlar işte davula. Hemen her eline alan kişi çalabilir davulu.
Yaklaşık bir yıldır akordeon çalan bir insan olarak diyebilirim ki kendisi öğrenmesi en zor enstrümanlardandır. Sürekli pratik ister biraz ara verirsen başa dönersin.

Not: Herhangi bir dini inancım yok.

Geçen sene sanırım tam söyledigin tarzda bir haber vardı:sahurda müzik yapan müzisyenler gibi.

www.cnnturk.com

@m e b, genelleyecek olursak, müslümanların özellikle iyi yaptığı iki şey var bence: biri müzik, diğeri yemek. Dolayısıyla "müslümanlar ne anlar" demem tabii ki.

mesela: www.youtube.com

hocam davul ve def dışındakiler sünnilerin çoğunca caiz görülmediği için davul ve def dışındakilere pek iyi gözle bakılmaz...

Aslında cevap soruda gizli; çünkü diğer enstrümanlar davul kadar kafa sikme potansiyeline sahip değil. İstiyorlar ki herkes onlara uysun, uymuyorsa da uykusundan uyansın, rahatsız olsun... Ezan nasıl bangır bangırsa bu da öyle işte...

Sonra da başkalarını göze sokmakla itham ediyorlar... Farkındalık sıfır.

@soso: ironi yapmıştım ama pek anlaşılmamış zannedersem.
ama bahsettiğim enstrüman ve esere hastayım, orası ayrı.

ironi yaptığını tabii ki biliyorum m e b. ironi yaptığın için yazdım zaten. sanki her inançsızın müslümanları hor gördüğü düşüncesiyle yazdığın bir cümleydi, halbuki öyle bir şeyin olmadığını söylemek istedim.

1-daha vurucu, uyandırma amaçlı
2-eline asma davul alan herkes çalabilir

GELDİM
bitene kadar alın. daha üç gün olmuş, geçmemesi normal. dinlenmenize bakın haftasonu. bol sıvı tüketin. ne çok sıcak ne çok soğuk.

doktor değilim ama aynı konudan çok kez yatağa düşmüşümdür. bol bol dinlen hafta sonu hiç dışarı çıkma, terlersen hemen üstünü değiş, bol bol su iç, yemekleri ihmal etme ilaçlarını al amoklavin kuvvetli bir ilaçtır bir kaç güne geçer. geçmezse çarşamba gibi bir daha doktora git iğne versin (Bence)

yoo

hem de ne i.ytimg.com

n evet, ne hayır, hem evet, hem hayır.

eh işte. doldurmam gereken boşluklar var hayatımda. onlar sıkıntı.

Evet

diilim

Bir süre hayır. Umarım bir süredir.

Evet

Milyon kere sordunuz bu soruyu. Evet! Mutluyum.

Hayır.

uzun zamandır sıkıntısını çektiğim ve beni uykusuz bırakan bir şey vardı başımda, o dert çözüldü ve iki gündür sarhoş gibi mutluyum!

ay evet! banane ya!

Bunu düşünüp irdelemediğim sürece mutluyum, idare ediyorum

hepatit b'ye bağışıklığı var. aşı olduysa yüksek çıkar.

olmadı diye biliyoruz. başka bi sebebi var mıdır? yada küçükken yapılan alı mı bu?

rutin aşı takviminde olan bir aşı. kardeşinzin doğum tarihine göre direkt doğumda veya okula gittiği sıralarda vurulmuştur.
onun dışında eskiden hastalığı geçirdiyse de yüksek çıkar ki geçirseydi bilirdiniz die düşünüyorum. ama baştaki HbsAg değeri düşük olduğu için şu an sıkıntı yok.

Aşı olmadıysa bile bir şekilde virüsü kapmış ve atlatıp doğal bağışklık kazanmış olabilir. Hepatit b kapanların %90'ı herhangi bir tedavi gerekmeden bağışıklık sistemleri sayesinde hastalığı yenerek doğal bağışıklığa sahip oluyor.

Yok abartmıyosun haklısın. Kesinlikle böyle adamlar var ve çok fazlalar. Her gün o kadar çok taciz ediliyor ki bu ülkede.

Abartmıyorsun yüzbinlerin üstündedir. İğrenç bir ülkede iğrenç bir halkın arasında yaşıyoruz.

abartma diye bir şey yok. internetle beraber daha çok ayyuka çıkacak bunlar. ebeveynlerin çocukların sosyal medya hesapları üzerinde daha bilinçli bir hakimiyet kurması lazım. oturup yüzyüze konuşmaları lazım.

başımdan aşağı kaynar sular döküldü derler ya. öyle okudum tüm yazışmayı. böyle insanların sayısı gerçekten çok fazla. dediğin gibi internet kullanmayı bilmeyen, imkanı olmayan ama içinde bu işte meyilli insanlar da var. sadece bizim haberimiz yok. bu adam kesin evlidir bir de. okula giden küçük çocuğu vardır.

Maalesef Türkiyeye özgü bir durum değil, özellikle abd'de daha beter şeyler oluyor. Pedofili ciddi bir sorun

Bu adamlar coklar ve ceza almiyorlar. Nefret ediyorum bazen.

Tam olarak aynı yaşta daha ileri boyutuyla yaşadım ben de böyle bir tacizi. Değil on bin bence milyon tane vardır.
Şu an fake bi hesap açıp koysam bi bebenin resimlerini bi günde yüz mesaj gelmezse adam değilim.

Buradaki videoyu sonuna kadar izlemenizi tavsiye ederim.

Turkiye deki insanlar neden daha iyi insanlar olsun.

www.change.org

sikinicaliya, teşekkürler , harika bir projeymis, bunu bu ülkede yapsak,hapse giren adamlar yüzünden ülkenin demografisi değişir.

geçiyor. kendine zaman ver, üzüleceğin varsa üzül, ağla ama kendini dışarı kapatma, arkadaşlarınla sık sık çık gez vs. Yalnızlık çözüm değil.

www.youtube.com

Geçiyor. Kesin bilgi.

Burnundan ter akana kadar spor yap. İyi gelir.

Kesinlikle geçiyor. Bekle, kabuk bağlasın. Ama o yara izi hep orada duracak.

İc ve uyu. Uyandiginda yine ic yine uyu...

masadan masaya, kucaktan kucaga geziyorsun işte. aklina gelmemesi icin en absürd seyleri yapıyorsun.
unutuyor musun?
bok unutursun.

Geçiyor. Zamanla daha az hissetmeye başlıyorsun acıyı. Sonra komple bir şey hissetmiyorsun.

acılar değil her şey geçiyor, bitiyor. bir sen kalıyorsun. şiir gibi oldu ama gerçek. gerçekliğinle birlikte en son sen kalıyorsun. kolay geçmeyebilir ama sonu güzel merak etme.

www.haberturk.com bunu denerim ben hep :(

gecmiyor. unutup alisiyorsun. gecti saniyorsun. hatirlatacak seyler azaldikca gectigini dusunduruyor sana. kendini surekli eskiye ve anilara maruz birakirsan gecmiyor.

zaman

mükremin çıtır'ın bir lafı var, 'zaman her şeyin ilacı değil, bilakis zaman hastalığın ta kendisi' minvalinde. hah işte ondan.

+1 @o degilde

@naginisy alkol iç demedim. 'İÇ' dedim.

ilgisi varsa bütçenize göre arduino başlangıç setlerinden birini alabilirsiniz. internetten bolca kaynak bulunabilir.

mesela: eksisozluk.com

Karting'e götürün. Yakın çevrede fuar varsa heyecanlı bir şeye binin. Hayatın eğlenceli kısmını gösterin. Kitap almayın.

karting lunapark fuar falan güzel şeyler bence de

seneye teog var. teog seti alabilirsiniz. alırken yeni müfredata uygun olmasına dikkat edin.
bir de kaydıraklı filan bir havuza götürebilirsiniz. çocuklar bayılır.

Bence dil ogrenmesine olacak eglenceli oyunlar veya kitaplar alabilirsiniz. Maddi manevi zorluklarla okumus bir hatun kisisi olarak annemin o donemki cabalari, teyzemin destegiyle gelistirdim. simdiyse iyi ki imkan yaratilmis diyorum. Yeni ufuklar aciyor insana.

@acemi

700 öğrencili bir okulda matematik öğretmeniyim. robotik ve arduino kulübüme 130 kişi katılmak istedi bu sene. okul 4'te bitiyor ben 7'ye kadar bu canavarları bekliyorum. tatilde bir yere gitmeyecekseniz kulübe devam edelim diyorlar. ;)

spor, sanat tarzı bir kursa yazdırılabilir, eline bir enstrüman verilebilir. kitap taraftarı ben de değilim.

Ben de matematik öğretmeniyim lancelot gibi :)
Ya katılıyorum yukarıdaki arkadaşa ve eğlenceli yanını gösterin bence de. Dediğiniz gibi olanakları az ise bu tarz bişe işe de tanışmış olması onun için unutulmaz olacaktır. Teog a da hazırlanır ama once eğlenceli bişeler yapın.

Bir dergi aboneliği olabilir, uzun süreli iyi olur. Bilim+eglence dergileri var mı bilmiyorum gerci o yas aralığı icin. Yagli/guaj boya resim seti olabilir. Ensrtuman da dusundum ama onun icin duzenli kursa gitmesi gerekiyor, anlatilan ev durumunda zor.

İlgi alaka ne yönde acaba? Hani varsa daha iyi olur.

soya soslu leblebi. o soya sosunda kimbilir neler var.

şimdi 3 ihtimal var:
1-soya soslu leblebi en muhtemel olan.
2-soya soslu dışında diğerleri alerjin yoksa pek dokunmaz
3-hepsi farkındaysan yağlı şeyler. hele kavruşmuş şekilde yiyorsan hepsi dokunuyor olabilir.

bu arada 100 gr bir oturuşta çok fazla bence.

1-soya sosu
2-kaju
3-yer fıstığı

Kaju cok yagli oldugu icin bagirsaklari bozuyor ama 100 gr icindeki payi ne kadardir bilemedim.

ooo siz ama en sevdiklerimi lanetlediniz. :(

bilakis, artık ortamlarda 'mideme dokunuyor' diye tabaktaki antep fıstıklarını seçebilirsin.

bademi de çok hafife almayın, içinde eser miktarda siyanür vardır (keza kayısı çekirdeğinde de) ve kimilerinin alerjisi olur, bakla fava vs. de dokunur hatta bu insanlara..

yaşamadan, içinde bulunmadan böyle durumlar hakkında yorum yapmak çok güç. kadına suçlu demek doğru olmayabilir belki. ama yaptığı da pek hoş olmamış açıkçası. çocuğu olmayan onca çift var, sorun bazen bir tarafta oluyor ama bu yüzden ayrılmıyorlar. çocuğu olan çiftlerden daha büyük bir sevgiyle bağlılar gibi birbirlerine.

Aynı sorun kadında da olabilirdi, kadının yaptığı suç falan değil net şerefsizlik. Çocuk isteğin varsa milyon çeşit yol var elbet denersin birisi sonuç verir. Demekki adam sakat falan da kalsa bırakıp gidecek adam için hayırlısı olmuş.

Tüp bebek denilen bir yöntem var ve oldukça da başarılı artık. Üreme illa ki doğal yollarla olmak zorunda değil ki. Ki kadının da bu bilinçte olduğunu düşünüyorum, yani bu bahane gibi geldi bana. İlişki içerisinde muhakkak başka bir şeyler vardır. Dolayısıyla kimse suçlu değil, ilişki içerisinde suçlu/suçsuz aramamak gerekiyor.

edit: zorlu bir süreç tüp bebek evet, krem peynir'e katılıyorum. ancak ilişki içerisinde karşılıklı sevgi falan varsa bu zorluğa göğüs gerilebilir diye düşünüyorum ki benim kendi görüşüm bu. ha kadın bunu istememişse kendi tercihidir elbette.

suclu filan değil gayet normal.

Adam kurtulmuş yol yakınken.

kadın baktırmış mı bilmiyorum ama inşallah onda da infertilite vardır, sorunsuz bi adamla tam evlenecekken adam bunu öğrenip siktiri çeker buna.

evlilik çocuk için bir araya gelmek demek değildir. bunu bilmek gerekiyor. tıptaki çözümler bittiğinde evlat edinme seçeneği de var. hadi o olmadı, kıbrısta sperm bankası vardı sanırım. ne bileyim, gerekirse çocukları olmaz. çocuk yapmak hobi olmuş zaten, çocuğu olmayan ve uzun yıllar evli olan kişiler bana daha gerçekçi bir aşk yaşıyormuş gibi geliyor zaten.

Kadının yaptığı yanlış. En başta, sırf çocuk yapmak için evlenmek yanlış.

Kadin suclu degil cahil

Sadece çocuk için evleniyor adama karşı bir duygusu yoksa çok normal, suçlu falan değil.

Şimdi kendimi onun yerine koyuyorum; evliliği sadece çocuk sahibi olmak için kabullenirim herhalde, eğer böyle bir sorunla karşılaşırsam devam etmemin tek sebebi adamı sevmem olur. Seviyorsam kalırım, sevmiyorsam giderim net.

bir insanı sevmek bir insanla bir yola çıkmak bir proje değil.
hımm tıkandık burada projeyi iptal edelim gibi.
Allahım yine büyük konuşuyorum sen sınama Allah'ım.
bu denildiği gibi kadının da başına gelebilirdi. hayat bu, herşey insanlar için. bence yarı yolda bırakmak olmuş. bişiler denenebilirdi, evlatlık düşünülebilirdi hiç olmadı. üzücü olmuş.

Kadın suçlu değil, adam şanslı.

kadın suçlu diyemeyiz bence. bunun kadın veya erkek olmaklada alakası yok. herkes her şeyi göze alabilir, almak zorundadır gibi bir dayatmada bulunamayız. anlaşılabilir bir şey kadının davranışı ama elbette ideal olan sevdiği insanın yanında kalması ve birlikte çözüm üretmeleri. ama diğer taraftan böyle bir teşhisi olan ve bunu komplekse dönüştürüp kendisine destek olan eşine, sen beni kesin aldatacaksın diye psikolojik şiddet uygulamış adamda tanıyorum eski işyerimden. ilişkilerin iç dinamiklerini hiç bilemeyiz dışarıdan, genellemek çok doğru gelmiyor bana.

kadın suçlu değil.
kadına güvenen erkek mal.
ciddiyim bak öylesine yazmıyorum.
bir çok erkekten şunu duydum; her şey güzelken sorun yok ama bir hata yap karın bile sana düşman oluyor.
bir çok erkek bu cümleyi kuruyorsa bir durup düşüneceksin.
tüm kalbimle söylüyorum kadının suçu yok ve bence doğru olanı yapmış.

Yazık. Aşk bu değil. İsabet olmuş, adam kurtulmuş.

kadın ya da adam fark etmez, sevdiği için değil de çocuk yapayım diye evlenme niyetiyle bu işe girdiğinden, ayrılmaları isabet olmuş. işin içinde duygu olmayınca "o dişiyi dölleyecek çok fazla erkek var doğada" desek abes olmaz.

kadın haksız.

yani kadın üremeye programlıysa demek, onunda kontrolü dışında gelişmiştir. suçlu yok.

İlişkinin en başında böyle bir sorun açık açık söylenseydi, ayrılınabilir bir şeydi ama nişanlılık bu. Bunun benim için anlamı 'Ben bu adamla hastalıkta sağlıkta bir arada olmayı kabullendim, bu niyetle bir adım attım' demek. Yargılamak olmasın, yaşamadan bilemeyiz ama empati kurmakta çok çok zorlanıyorum. Nişanlı demek, canından çok sevdiğin adam demek. 'Seni on yıl beklerim' ya da 'İstersen, on hastalık yakana yapışsın, ben yanındayım' demek gibi geliyor bana. Varsın, çocuk olmasın. Tabii, çocuk için evleniyorsa haksız değil.

Adamın yerine kendimi koydum ve 'Çocuğumuz olmayacak' diye ayrılındığını düşündüm. 'Bu adam beni hiç sevmemiş' derdim içimden herhalde. Zaten adam kendini eksik ve suçlu hissediyordur, üstüne nişan da atılınca iyice yıkılmıştır. Bana ayıp geldi ama haklı olabilir.

Sevgilimin çocuğu olmayacak olsa 'Woohoo! Korunmasız sevişeceğiz bundan sonra!' diye zil takarak göbek atarım, dilencilere para dağıtırım. Çok çocuk istersek evlat ediniriz, hem de doğum yapmamış, o süreci geçirmemiş olurum; bir taşla iki kuş. Ama doğum yapmak istemesini de anlıyorum.

Oda arkadaşıma 6 yıl önce benzer bir şey söylemişlerdi. Yumurtası tutunmuyordu, kalitesizdi, vb. Art arda ameliyatlar geçirdi birkaç yıl boyunca. 'Çocuk olma ihtimali çok çok az' demişlerdi ama bu Mart'ta doğum yaptı. Hem de tüpsüz müpsüz. Tabii, erkek için belki biraz zordur. Tıp hızlı gelişiyor, hemen çocuk sahibi olmazlar veya en az üç çocuk yapmazlar ama bir zaman çocukları olabilir bir şekilde.

O kadının dünya görüşüdür, suçlu diyemem ama ben öyle biriyle olmak istemezdim.

7 milyon sperm ile tip bebek deneyip olmayıp kendiliğinden çocuk sahibi olan arkadaşım var.

İlerlemiş tıp ile sperm sayısı aşırı büyük sorun dahi sayılmıyor.

mahkeme değil ki birisi suçlu olsun.

suç muç bilmem de adam buz gibi doğal seçilime uğramış.

tam aksi bir durum icin:

www.eksiduyuru.com

eğer kadın "bu adamla" hayatı paylaşmak isteseymiş ilişkiyi bitirmezmiş; ama kadının amacı "bu adamla hayat arkadaşı olmak" değil adamın biriyle evlenip çocuk doğurmakmış, kiminle evlendiği mühim değilmiş.

kadın suçlu değil ama bencil ve ikiyüzlü. adam evlendikten sonra da bu durumu nişanlısıyla paylaşabilecekken dürüst davranıp öncesinde söylemiş, yani adam kadının aksine bencil ve ikiyüzlü değil. o yüzden de hayırlısı olmuş.

aç. yemeklerden bir saat önce. bir de gece yatmadan önce. etti 4. prospektüsünü açıp okuyabilirsiniz.
'güzelim' de iyiymiş.

@sinasibabur, devlet hastanesine gittim aslında bu konuyla ilgili. ibs dedi doktor herhangi bir tahlil yapmadan.

demekki ne kadar şüphelenecek şey varsa tahlillerini istemek lazım.

IBS. Ben de çok donanımlı bir doktora gittim, şikayetlerimi dinleyip çok fazla stres altında olduğumu öğrenince o da aynı şeyi dedi. Büyük ihtimalle sizde de IBS var.

@utkumon, hocam ilaç kullanıyor musun peki? kullanıyorsan bir etkisi oldu mu?

yahu dışarda yemek yerken, her lokmamda tedirgin oluyorum. hayat böyle geçmez :(

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, kefir bizde çok tüketilen bir içecek ama ben içmiyorum. şöyle ki, sanki daha çok ishale sebep oldu bende. daha bir hareketlendi.

aslında düzenli içmemiştim ama deneyebilirim onu. belki düzene oturtunca faydası olur.

bu tür şeylere tanı koymak pek kolay olmasa da öncelikle gidip belli başlı testleri yaptırın, muayenenizi olun.
olur da temiz çıkarsanız kefiri, piyasadaki probiyotik yoğurtları da deneyebilirsiniz, gerçekten yoğurda bağlı olduğunu düşünüyorsanız bırakırsınız tabii.
sağlıklı beslenmeye dikkat edin. sebze ağırlıklı beslenin. eğer varsa abur cubur, fast food tarzı şeyleri bırakın. bağırsakların florası kendine gelsin bir bakalım.

Öncelikle, askerliğimi yapmadım.

Askeri üssün büyüklüğüne, personel sayısına, mevkiisine bağlı olarak bir baskında 19 asker ölmüş olabilir.Dağdaki mevziiye açılan ateş iddia etikleri baskından mı bilmiyorum. 90'lardaki karakol baskınlarında özellikle RPG'ler ve ardından gelen Bixi-Doçka atışları TSK'da büyük zaiyatlara sebep oldu.

Hk-33 Türk ordusu envanterinde, özellikle Doğu'da şuan en çok kullanılan silah.
Amerikalılar YPG'ye Hk-33 vermemişlerdir çünkü ordularının envanterinde yok diye biliyorum.

Tam emin olmamakla birlikte TSK'nın kullandığı nano kamuflaj kumaşını gördüm.

Tamburalı bombaatar ise hem TSK hem de ABD ordusu tarafından kullanılan bir silah.

@zoghurt

Dediğiniz mantıklı. Fakat video sonunda TSK'nın ağır silahlarla (Muhtemelen top ateşiyle) tepeyi ateş altına aldığını yazıyor. Vur-kaç taktiği uyguladıkları ve destek güçlerinin(Özellikle helikopter) gelmesinden çekindikleri için cesetleri tek tek aramamışlardır diye düşünüyorum.

Bu durumda ya iddia yalan, ya da bahsettiğim sebeplerden dolayı kimlik kartlarını veya künyelerini alamadılar. Videoda sol başta bazı beyaz kağıtlar gözüküyor, içlerinde ne var bilmiyoruz. Eğer iddia doğruysa büyük ihtimalle topçu ateşinden daha fazla zarar görmemek için tepenin arkasına geçmişlerdir, bu da neden kimlik kartı ve daha fazla silah/ekipman yağmalayamadıklarını gösterir.

Umarım bahsettikleri iddia yalandır ve 19 asker sağ salim görevlerinin başındadır.

o kağıtlar adamın dediğine göre harita. envanter tanıdık envanter, el bombalarından pek emin değilim. uzman çavuş'un adını da söylüyor hatta adnan x diye ama soyadını anlayamadım.

taşınma gibi bir durum varsa devredebilirsiniz.

onu biliyorum başkasına devretmeyi diyorsun heralde. ben toptan sözleşmeden kurtulmak istiyorum :D

müşteri hizmetlerini ara. şuanda aboneliğimi kapatsam ne kadar ceza çıkar diye sor söylerler. son faturaya da yansıtırlar eğer kapatırsan. tavsiyem iki farklı zamanda iki farklı müşteri hizmetleri görevlisine sorman. işini garantiye al. çünkü şuana kadar benden daha fazla şey bilen müşteri temsilcisine rastlamadım ben.

şimdiye kadar aldığın indirimlerin hediyelerin toplamı ve kalan ayların hepsinin toplamı hesaplanıyor. ardından düşük olanı ceza olarak ödüyorsun. aslında ceza bile sayılmaz, yaptığı indirimi alıyor. arayıp sorarsanız hesaplarlar.

resmin geçerlilik süresi dolduysa ösym şubelerinden birisine gidip fotoğraf çektiriyorsunuz diye hatırlıyorum.

dr cucu haklı, kendiniz resim yükleyemiyorsunuz maalesef, gidip bir ösym bürosunda güncellemeniz gerek. Tercih için resim gerekmiyordur diye de düşünüyorum, ancak emin değilim

ya aynı durum bende de var, bir şey sormak istiyorum.
sınav başvurusu yaptığım dönem resim geçerliydi ama sınava temmuzda giricem, sizce yenilemem gerekiyor mudur?

Soba baca deliğinden gelmeye bayılırlar. Çare koli bandı ve gazete.

İkinci ihtimal apartman boşluğuna açılan banyo penceresi.

Tespitler gayet yerinde.

Soba bacasi tamamen kapali. Emin olunabilir bunda.
Apartman bosluguna acilan banyo penceresi de tel ile tamamen kapali. Tel karelerinin uzunlugu sanirim nanometre ile ifade ediliyordur.



*Bir ara telefonuma baktigimda 2 cevap gorunuyordu ama isim oldugundan bakamamistim. Acaba o silinen cevapta ne yaziyordu, merak ettim.

siz dışarı girip çıkarken girer. tellerde farkedemediğiniz boşluklar olabilir.

Sanirim baska secenek olmadigi icin bunlardan birini kabullenmeliyim. Tesekkurler.

O silinen cevap "nereden" değil "neden" diye okumuş öyle cevaplamıştı :) Karbon dioksitle iz sürdüklerini anlatıyordu.

İki sorum daha var:

-Evde hiç spot lamba var mı? Varsa elini biraz tutsana oraya rüzgar geliyor mu? Geliyorsa, oradan girer.
-Evindeki şalter kutusuna bak, hiç boşluk var mı?

Spot yok evde. Salter kutusuna da baktim simdi ama gayet yerine oturmus durumda.

Cevabi tekrar yazdigin icin de tesekkur ederim. :)

karbon14 karbonun izotopudur(yandan yemişi) ve içinde karbon da olan organik maddelerde çok çok az bulunur. bu karbon14 radyoaktif bir madde ve radyoaktif maddelerde yarılanma ömrü diye bişey var. maddenin ne kadar yarılandığına bakıp ne kadar süredir var olduğu tespit ediliyor.
bkz: yarılanma ömrü.
not: anneye anlatır gibi anlattım idare et

canlılık halinde organizmadaki carbon 14 izotopu zaten sabit gibi bir şey çünkü dış ortamdan devridaimi yapılıyor. canlı öldükten sonra ne kadar geçtiğini öğreniyoruz bir bakıma. bu nedenle eşyanın da yaşını aşağı yukarı bize veriyor.

söylenildiği gibi c14 radyoaktif bir izotop ve canlılarda konsantrayonu (N0) belli.

örnekteki konsantrasyor (N) ölçülüyor ve yaş yarılanma denklemi ile hesaplanıyor

N = N0 * exp(-At)

A burada C14'ün yarılanma hızı (ln(2)/yarı ömür). Denklemden t'yi çektin mi de yaş hesaplanıyor.

ek bilgi: karbon 14 50 bin yıl öncesine kadar gidebilir daha evveline değil.

karışma değil de polipler iyi huylu veya kötü huylu olabilir, bu da patolojide tespit edilir. genelde iyi huylu çıktıkları için kafayı yemeye de gerek yoktur.

yeme kafayı sakin ol.

o polip kötü huylu çıksa bile yapacakları şey polibi almak olacaktı ki yapılması gereken zaten yapılmış.

edit: tabii kötü çıkması halinde tiplendirilecek, tedavi ona göre şekillenecek vs. dr arkadaşlar cahil cahil konuşmuş demeyin, adamın içini rahatlatıyoz ;_;

teşekkürler. o zaman ben huzur içerisinde uyuyabilirim. tamamen cehaletimden soruyorum. polip in kötü huylusu kanser demek mi kansere dönüşme riski var demek mi oluyor ?

karıştırma oraları kötü değildir sonucu çıksın bi hele. korkma ya bir şey çıkmayacak

doktorumda gözün aydın, bence temiz, ve bu tarz bir sürü şey söyledi. sanırım sakin olsam iyi olacak. Tekrar teşekkür ederim

böyle bir duruma patoloji sonucunu almadan yorum yapılmaz. operasyonu yapan dr. aşağı yukarı tahmin eder ve tahmini de yüksek ihtimal tutar. tek sıkıntın düzenli aralıklarla belki yılda bir kolonoskopi önerebilir. artık o da mecbur

cannibal holocaust

gerçek hayvan katli söz konusu, bunu eklemem lazım diye düşündüm.

How i met your mother ideal

Lost.

friends, hem günlük konuşma olduğu için kolay anlaşılıyor hem de komik. ama bağımlılık yapıyor.

edit: lost da olmaz o zaman. malum ana lucia ve sawyer öpüşmesi, katein kafes sahnesi falan derken. her dizide olan şeyler bunlar. yobazlık derecesinde bir ailesi varsa simpsons izlesin. kaliteli bir dizi o da.

lost, prison break, house md, suits, the unit, breaking bad, game of thrones, big bang theory, heroes.

Friends'i onermem tutucu bir ailenin tasvip edemeyecegi konular icerebiliriyor. Lost iyidir. Malcolm in the middle'i da yazabilirsiniz.

Friends, How I Met tutucu bir aile için uygun olmayabilir arkadaşlar.
Lost iyi sanırım, onun dili epey anlaşılır, keşke 40 dakika olmasa bir bölümü ama neyse artık.

House dil bakımından nasıldır? Kendisi doktor olmak istiyor, onu mu izletsek ne yapsak?

house'un tıbbi kısımları anlaşılmaz. türkçe altyazıyla bile takip etmesi zor terimleri bilmeyenler için. house'un kendi tıp dışı konuşmaları da pek kolay değil.

Once upon a time?

Demin yatış pozisyonumu değiştirdim o anda midem daha fena oldu. Ayağa kalkarsam beter olucak biliyorum. Nasıl geçer bu bulantı

adet mi paket mi?
pakette 10 adet oluyor genelde bi paket desen olurdu.(derdime bak) 9 paket yediysen öl zaten.
cevap: yoğurt yemek sarhoşların midesini hep rahatlatır. sade soda falan da deneyebilirsin.

Bisküvi 1 paketti evet 9 tane. Aslında il k 8 den sonra iyiydim hala ne olduysa 9. Dan sonra oldu midem ağzıma gelmeye başladı :(( yatarak Geçmez diyorsunuz yani

9 bisküviden nolcak ya :) varsa evde bi soda için..

bulanıyorsa kusunuz.

Çıyan

değil gibi sanki?

valla karışık: google'da silverfish diye aratınca çıkan sonuçlar arasında bu böcek var, sözlükte "silverfish" başlığı gümüşçün diyor, ama gümüşçün diye aratınca çıkan böcek bu değil.

benim görüdğü en iyi cevap, "ev çıyanı" : en.wikipedia.org

en.wikipedia.org
ev çıyanı - scutigeromorpha +1

böcük

Absede nesteri falan hissetmiyorsun bagirta bagirta kismi tamamen hasta psikolojisi. Lokal anestezi herhangi bir kari olmayan invaziv bir girisim niye bosu bosuna lokal anestezinin riskini alsinlar?

Geçen duyurundan bartholin kistin vardı diye hatırlıyorum, google'da arattım lokal anestezi bartholin kistinde etkili olmuyormuş, zaten apseli dokuda lokal anestezikler etkili olmuyor ve sedasyon gerekiyormuş.

Sedasyonu da ameliyathane ortamı olmadan yapamazlar.

Şuradaki dktor anlatmış:
www.tavsiyeediyorum.com

Daha önce lokal anesteziyle yaptırdım ben bu işlemi özelde. Dokununca bile deli gibi canım yanıyor, nasıl kestirip bictiricem?

Dokunmak ayri nester ayri
Yani bir egitim arastirma hastanesi ve burada 2 saglik calisani absede lokal anestezik olmaz diyorken siz illa ki yaptirmak istiyorsaniz ozel yolu her zaman acik

Bağırmak kısmını da doktor söyledi bu arada, "hastanın psikolojisi" değil yani. Yaparız ama canın çok yanar, bağıra çağıra yapmanın anlamı yok, yine de dayanabilirsen alalım, dedi.

Kişilerin sağlık çalışanı olması gözümde pek değer ihtiva etmiyor. Bana anlayabileceğim şekilde gerekli açıklamaları yaparsanız, üzerine dusunurum, haklisiniz ya da değilim derim ama burada cevap verenlerin uzmanlıklarıni, uzmanlıklarındaki yetkinliklerini nereden bileyim.

Peki

Keske bunu soruyu acmadan once dusunseydiniz
(Istedigi cevap gelmeyince guvenmeyen hasta modu)

Yahu internette bi suru makale var, hepsinde de lokal anestezi altında yapılır bu mudahale diyor. İki doktorla konuştum, ikisi de "Acidan tavana ziplarsin!" dedi. Ee durum böyleyken neden lokal anestezi yapılmaz diye soruyorum. Hastaları zihnimizde nasıl kategorilendiriyorsunuz bilmiyorum, umrumda da değil ama soruma cevap alamadıgimda belirtme gereği duyuyorum. Yıldım yemin ederim ya

Masraflı olduğundan değil de biraz riskli olduğundan diye düşünüyorum. Neferkitty varken yorum yapmak bana düşmez ama ben dişçide bile uyuşturucu iğne olduktan sonra bayılan bir sürü kişi gördüm. Hatta bir keresinde hastanın kalbinin durduğunu ve diş hekiminin kalp masajı yaptığını bir yakınım anlatmıştı. Anestezi yapılınca anestezi maddesi kan yoluyla direkt kalbe gittiğinden her an beklenmeyen bir olay gerçekleşebilir. Yani anesteziden önce hastadan ayrıntılı bilgi alınmalı ve mutlaka anestezi uzmanı olmalı.

Heh işte, tamam. Beklediğim cevap bu. Tesekkur ederim.

Yalnız, yine de drenaj masasına kadar oturtup işlemeden başlamak üzereyken "Hee ama anestezi?!..." demeleri de ayrı bi güzellik.

pahalı bir şey değil. bir iki ampul ilaç, bir de şırınga. burada bilgi eksikliğinden öngöremediğimiz farklı bir durum yoksa aşırı konservatif doktorluğun bir hediyesi olarak anestezi ilaçlarının yan etkilerinden kaçınmak, minimum riskle bir işe girişmek için yapılmadığı oluyor. hastayı ve kendini riske atmaktansa acı duyması yeğleniyor. o veya bu nedenle yönetim yapılmayacak dendiyse yapmaz.

Bakırköy'de çamlık hastanesi var oraya gidin. Çok pahalı değil sgk indirimi oluyor yaptırın usulune göre. Paranız yoksa gerekirse borca girin bankadan falan. Çok tutmayacaktır.

zaman almaktan kasıt ne tam olarak ne?

wow bahsettiğin oyunlardan farklı mmorpg tarzında farkındasındır umarım, bu tarzı daha önce oynadın mı? oynadıysa wow bunların arasında en detaylı ve iyisi. iyi bir yere gelebilmek için bayağı zaman harcaman gerekir, casual oyuncuysan takılırsın kafana göre.

0'dan başlarsan bayağı sıkıcı quest var. git bilmemneden 20 tane topla falan. ama belki levellı bir karakter satın alarak o bayık görevleri es geçebilirsin. sonraki genişleme paketlerinde durum ne onu bilmiyorum.

wow'a altın çağlarında başlamadıysan şu an başlamak boşuna yüzlerce lira bayılıp eninde sonunda sıkılıp bırakmak demek.

bakış açısı.

mesela ben de her zaman ilk questler sırasında çok eğlendim. bir kaç adet toplama görevi oluyor ama ondan sonra yarattığın ırk (duruma göre class)ın quest line'ına dahil oluyorsun (forsaken quest line'ı favorim). başlangıç questleri için tekrar tekrar karakter açtığım bile oldu.

şimdi asıl sorulara gelirsem :), evet oyun epey bir zamanını alıyor. oyun içerisinde yapacak o kadar fazla şey var ki, bir kere başladığında, eğer oyun sararsa tabi, hepsini yapmak istiyorsun ve iyi bir yerlere gelebilmek için bildiğin mesai harcıyorsun oyuna.

bence başla. tam zamanı aslında başlamanın ya da geri dönmenin. legion çıkıcak bu yaz, o zamana kadar yardırırsın sonra legion gelir keyiflenir ortam.
yalnız sen wowun nasıl bir oyun olduğundan pek haberdar değilsin galiba, biraz bak internette istersen. yapabileceğin milyon tane şey var oyunda. bişey bilmeden başlarsan içinde kaybolma ihtimalin çok yüksek.
resto druid oyna lan :(

ya oranın bir dünya olduğunu biliyorum. kendim oynamadım ama arkadaşım oynarken gördüm. bir şehirden uzak bir şehire gitmek için kuşa binip saatlerce uçuyordu, berberi vardı saç kesiliyordu vs.

ama tabi oyuncu öldürmenin cezaları vs gibi kurallarını bilmiyorum. salak olurum herhalde. yaş 30 zaten ben başlamayayım en iyisi.

druidi biliyoruz da resto ney ?

Wowda sınıfların hepsinin specialization adı verilen alt dalları var. Her bir alt dal diğerinden daha farklı şekiller alıyor. Bu seçenekler örneğin mage için çok fark yaratmıyor, karakterin dungeon/raid görevi açısından. Yani şunu demek istiyorum, frost-fire-arcane den birini seçebilir spec olarak mage ve hangisini seçerse seçsin görevi dps. Paladinlerde mesela holy - protection - retribution seçenekleri var. Burada holy healer, protection tank, retribution dps oluyor. Yani specialization senin oyundaki bir nevi maksadını belirliyor.
Resto druid de restoration druid. Yani druidin healer speci oluyor.

bu arada saatlerce çekilen yol çilesi tarih oldu. allah başımızdakileri eksik etmesin, duble portallar ve artan flight pointler ile eski çile kalmadı adsfg

Hakkıyla oynamak istiyorsan (özellikle PVPde) ve gerçekten yapacak daha iyi seçenekler bulamadıysan ya da sosyalleşecek kadar bile paran yoksa, evet, al ve deli gibi oyna. Yine de dışarıda yüzlerce seçenek varsa WOW gibi bir seçeneği değerlendirmek ve kontrol altında tutmak saçma ^^

Şekeri çok yüksek onların

Bahsettiğin şekilde beslenmekle her sabah ekmeğin üstüne Nutella sürüp yemenin bir farkı yok teknik olarak.

haşlanmış yumurta, peynir vs. yemek daha yararlı olur sanki. not: uzman değilim

tabii her ürünü bilmiyorum ama bu karışık ürünlerde glikoz şurubu ekleniyor genelde. mısır gevreği kendi başına zaten kilo yaptırmaya meyilli bir şey fakat yulaf ezmesi bu açıdan çok sıkıntı teşkil etmez. kabızlık konusunda da lifi bol olduğu için aksine iyidir.

tramvaydan yoluna en fazla iki sokak uzak olsun. içerilerde adam kesiyorlar

ben haseki'de oturuyorum. itf'de okuyorum. burada oturan çok tanıdığım var. ama öyle tehlikeli bir tarikat mahallesi duymadım daha. evet, yurtlar falan var da herkes kendi kendine daha çok. tek bildiğim bu fakültenin sağı ve solundaki sokaklar pek tekin değil. ana caddelere yakın olsun iyi olur.

İstanbuldan bahsediyoruz.İStanbul için çapa şehremini güvenli sayılabilecek yerlerdendir.bir sürü öğrenci, hemşire kalıyor orda.

bir sey olacagindan degil zaten, yine de sonucta ev bakilacak, cemberi daraltmak öncelikli olarak daha konforlu taraflara bakmak için..

valla benim hayatim sehremini'de gecti, kadikoye tasinmadan once. hic boyle seyler duymadim.

seyran pastanesinin ordan girdiginde buyuk ve kucuk parkin cevresindeki her yerde oturabilirsiniz, kimse kimseye karismaz, komsuluk iliskileri de genelde guzeldir. tarikat falan bilmem de, bembeyaz kiyafetler icinde gezen kendini peygamber sanan bir adam var sanirim, bi ona denk gelirseniz gülersiniz arada.

çok klasik olacak ama hareket etmeden önce içinden en az beşe kadar saymak çoğu zaman yeterli oluyor, en azından ani sinir patlamalarını önlüyor

öfkelendiğim zamanlar birkaç saniye beklerim önce.(zaman en etkili ilaç aga) daha sonra dik oturup gözlerimi kapatır ve derin nefesler alırım(nefes egzersizleri). bir yerden sonra oksijenle kafa oluyorsun ve geçiyor öfke. bu sefer de o yaşadığın kafadan kurtulmaya çalışıyorsun ama. gerçi bu iyi bir şey çünkü kendini kontrol etmeyi öğreniyorsun.

tek başına halledemezsin. profesyonel destek şart.

hafif bi nefes alıp tamamen dışarı veriyorum. rahatlatıyo hemen.

derin nefes al ver gözlerini kapayıp. hatta böyle kaslarını kas, derin nefes al, sonra yavaş yavaş verirken kaslarını da gevşet. pozisyona göre artık hangi kaslarını kasabiliyorsan. yumruğunu sık mesela en olmadı. çok acil değilse ayak - baldır - uyluk - kegel - karın - yumruk - pazu diye çık yukarı doğru sırayla. bu bir psikolog önerisi.
ha ben edemiyorum. çılgın patlamalar yaşıyorum insanların içinde. sonumuz hayrola.

eve bile giderim isterse :)

kız erkek herkese her yerimi elletirim.
devir elletme devri.
erkeğim.

videoda bazı kızlar sarılıyordu ben onlar gibi yaparım muhtemelen :)

elletirim kız olduğu müddetçe

titreme gelebilir bana.

elletmem la ne elletecem tanımadığım aplalara

soruyu erkek ellemek istiyor olarak cevaplar mısınız bir de? aksi halde erkeklerin yüzde 99unun evet diyeceğinden şüphem yok zaten. :)

parmaklamadığı sürece nema problemo.

buda erkeklerin daha radikal olduğunun kanıtıdır benim kanaatimce,,, çünkü ülkemizde kızlar artık paranoyak oldu sırf bu abazalar yüzünden çünkü bizim ülkemizde memesini elleten kıza o.spu deyip karalarlar(duymaları bile yeter) örnek bizim evin 20 metre sağında çayhane var abiler inanırmısınız eşorfmanlı bir kız geçti kız gözden kaybolana dek baktılar,,, baykuş diyorum ben öylelerine kafa 270 dönüyor

zevkle ellerim, elleyecek kadına ihtiyaç var mı? aksndkajsd
dolgunsa parmaklarım için söz veremem adsanskjda

aslında elletmek isterim ama amaca bağlı biraz da. ne bilim saçma bi program reklamı olsa mesela, prensip gereği elletmem. ama böyle geyik bi video olsa alsın tutsun ayırsın.
-ben kız deyince direkt böyle güzel, şeker, mumuş bi şey olarak tahayyül ettim direkt yanlız. ondan böyle elletmek istemeler, ayırmalar falan:/

elletmem ben hacı kesin ve net söylüyorum.
kız diye tolerans mı göstereceğim birde amk.

öpmeme izin verirse olabilir.

herşey karşılıklı..

memenin karşılığı kalça mı?

allah'ın verdiğini kuldan mı saklicaz.

pipimi ellemesine izin veririm. sonuçlarına katlanıcaksa tabii.

hiç behçet hastalığı açısından araştırıldınız mı?

Aft icin demir eksikligi sebep oluyor deniyor